MUKADDİME



Merhabalar.
Selam verilmeden besmele çekilmeden bir işe başlanmaz. Biz böyle gördük ve böyle öğrendik. Yani taklidi imandan kaynaklanan bir alışkanlık. Ben de bu bağlamda her yazıma "merhaba" selamı ile başlıyorum ve besmeleyi de kendim çekiyorum ama yazılarıma yansıtmıyorum. Evet "Ankara'dan Mektup Var" blog sayfasının mukaddimesi (önsözü) olan bu yazıda, Ankara'dan Mektup Var'ın nasıl doğduğunu ve amacını anlatacağım. 

Mukaddime Arapça bir sözcük olup, Türkçe karşılığı da önsözdür. Yani bu blog sayfasının ilk yazısıdır. Mukaddime, bir kitapta asıl maksada başlamadan evvel kitapta olan bahisler hakkında ve kitabın muhteviyatına dair yazılan makale, önsöz. anlamında kullanılmaktadır. Ben de bu nedenle bu blog sayfasının ilk yazısına mukaddime adını verdim.

Blog sayfasının ismindeki "mektup var" ifadesi, sizin de takdir buyuracağınız gibi, karşılıklı yazılı haberleşmede kullanılan ve artık unutulmaya yüz tutmuş mektuba bir canlılık getirerek, Ankara'yla ilgili fotoğraf, haber ve belgeleri okuyucularla paylaşmak adına düşünülerek konulmuştur. Bloglarımın (Değirmenden Mektup Var, Kaman'dan Mektup var, Almanya'dan Mektup Var, vb) bir çoğunda "mektup var" ifadesi var. Bu ifade nasıl doğdu? Fransız yazar Alphonse Daudet'in anı ve hikayelerini paylaştığı "Değirmenimden Mektuplar" isimli kitabından esinlenerek doğdu. Ben burada sadece kitaba verilen isimden esinlendim, yoksa kitabın içeriğinden değil. Çünkü kitabın içeriği daha çok natüralist ağırlıklı anı ve hikayelerinden ibarettir.

Evet, böylece bir mukaddimenin daha sonuna gelmiş bulunuyoruz. Önsözüme son verirken, hepinize sağlık, huzur ve mutluluklar dilerim. Selam ve dualarımla birlikte en Güzel'e emanet olun sevgili okuyucularım.

Recep Altun
Ankara, 28.08.2015 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

BU BLOG SAYFASI YORUMLARA AÇIKTIR